ÖLÜM ANI VE SONRASI YAPILACAKLAR
1) ÖLÜM ANI: Ölüm anı dünya
hayatının sonu ve ahiret hayatının başlangıcıdır. Bu açıdan ölüm döşeğindeki
hastanın, ebedi yolculuğa ruhen hazırlanmasına yardımcı olunmalıdır. Zira
hastaya gösterilen sevgi, saygı ve hoşgörülü yaklaşım tarzı dinimizce sevap
kazandıran eylemlerden sayılmıştır. Ayrıca hastaya gösterilecek sözlere dikkat
edilmeli, ümitsizliğe düşürücü, gönül kırıcı sözlerden kesinlikle
kaçınılmalıdır. Allah’ın rahmetinden, affından, bağışlamasından bahsedilmeli ve
mümkün olduğu kadar ona dua edilmelidir. Sonuç itibariyle ölüm döşeğindeki
hastanın son yolculuğunda moralinin yüksek olması sağlanmaya çalışılmalıdır.
2) ÖLÜM ESNASINDA YAPILACAK İŞLEMLER: Ölüm
üzere olan kişi, mümkünse yüzü kıbleye gelecek
şekilde sağ yanına çevrilir. Bu mümkün değilse, başı hafifce
yükseltilip ayakları kıbleye doğru uzatılarak sırt üstü yatırılır.
Eğer bu da mümkün değilse sıkıntı vermeyecek şekilde
en uygun konumda yatırılır. İnsan için en zor durum olan can
verme esnasında, ölüm döşeğindeki hastanın ağzı genellikle
susuzluktan kurur. Hastanın hizmetinde bulunanlar az miktarda suyla
sık sık onun ağzını ıslatmalı ve hararetini gidermelidir. Aynı
şekilde hastanın yanında onun duyacağı bir ses tonuyla Kelime-‐i Tevhid
ile Kelime-‐i Şehadet telaffuz edilerek hatırlatılmalıdır. Zira Peygamber
Efendimiz (s.a.v.), “Siz ölmekte olana Kelime-‐i Tevhid’i
telkin edin, hatırlatın” (Müslim, Cenaiz, 1) buyurmuşlardır.
Hastanın yanında Kur’an da okunabilir. Hz. Peygamber (s.a.v.), “ölülerinizin
(ölmek üzere olan hastalarınızın) yanında Ya Sin (suresini) okuyunuz” (İbn
Mace’, Cenaiz, 4) buyurmuşlardır.
Ölümün
gerçekleşmesinden sonra meyyit yıkanana kadar onun yanında Kur’an okunmaz. Zira
mekruhtur. Fakat başka bir odada yüksek sesle okumak mekruh olmadığı gibi;
ölünün bulunduğu odada içinden Kur’an okumakta da bir sakınca yoktur.
3) ÖLÜM HABERİ: Ölüm
döşeğindeki kişinin yakınlarına haber verilerek helalleşmelerine imkan
verilmelidir. Ayrıca hastanın yakın akrabaları ve sevdiği kişilerin yanında bulunmaları
hastanın öz güvenini artırabilir ve ölüm korkusunu azaltabilir. Kişi vefat
ettikten sonra ise cenaze ile ilgili hizmetlerin görülebilmesi ve dini
görevlerin yerine getirilmesi için eş, dost, akraba ve arkadaşlarına uygun bir
şekilde ölüm haberi ulaştırılmalıdır. Ölüm haberi telefon, gazete ve internet
gibi iletişim araçlarıyla yapılabilir.
4) ÖLÜM
SONRASINDA YAPILACAK İŞLEMLER:
1. Ölüm
olayı evde vuku bulmuşsa ilk önce ev doktoru aranır. Doktor ölüm tesbitini
yapar ve ölüm kağıtlarını hazırlar.
2. Vefat
hadisesinden hemen sonra cenaze soğumadan üzerindeki elbiseler ve varsa zinet
eşyaları çıkarılır. Vefat eden kişinin ağzı ve gözleri kapatılır ve bir bez ile
çenesi bağlanır.
3. Cenaze
ayakları kıbleye doğru uzatılarak düzgün bir şekilde sırt üstü yatırılarak
eller yan tarafına uzatılır.
4. Cenazenin
düzgün şekle getirilmesi için ayaklar uzatılıp baş parmaklar ve ayak bilekleri
birbirine bağlanır.
5. Cenaze hizmetleri
aranır.
6. Cenazenin
emniyetli taşınabilmesi ve özellikle kadın cenazelerin
mahremiyetine riayet edilebilmesi için cenaze sağlam bir örtüye (battaniye
olabilir) sarılır. Taşımaya gelenlere, örtünün (battaniye)
kesinlikle açılmaması gerektiğini hatırlatmaktadırlar. Bu durumu ailenin
taşımak için gelenlere tekrar hatırlatması da faydalı olacaktır.
MEYYİTİN
(ÖLÜNÜN) YIKANMASI
a.
Ölen erkek veya kadını, bedenleri örtülecek şekilde
kefenlemek farzdır. İnsanın ölüsü de saygıya layıktır. Bu saygı bir yönüyle,
ölünün yakınlarına bir teselli mahiyeti taşıdığı gibi ölümün hiçlik olmadığını
anlatmak amacına da yöneliktir. O ölmüştür, fakat yine insandır; bu dünya
açısından ölmüştür, fakat başka bir âlem için yeniden doğmuştur. Ölünün âdeta
yeni doğmuş bir çocuk gibi yıkanması, bir yönüyle bu yeniden doğuş olayını
sembolize etmekte, bir yönüyle de bu fâni yolculuğun yani dünya hayatının
kendisi üzerinde bıraktığı kir, toz ve bulaşıkları gidermeyi temsil etmektedir.
Bu yıkamanın ardından, yeni doğan çocuğa giydirilen zıbın misali kefene sarılır
ve büyük bir ihtimamla beşiğine indirilir.
b.
Bir ölüyü ona en yakın olan biri veya takva sahibi
güvenilir bir kimse yıkamalıdır.
c.
Meyyitin yıkanmasi farz-ı kifâyedir. Yanmış, boğulmuş,
şişip dağılmış olanlara abdest aldırmaya gerek yoktur; üzerilerine sadece su
dökmekle yetinilir.
d.
Ölmüş bir Müslüman’ın başı ile beraber vücudunun çoğu
bulunuyorsa yıkanır, kefenlenir ve namazı kılınır. Fakat başsız olarak yalnız
vücudun yarısı bulunsa veya gövdesinin çoğu kaybolmuşsa yıkanmaz, kefenlenmez
ve üzerine namaz kılınmaz. Bir beze sarılarak gömülür.
e.
Cenazenin gereksiz ve sebepsiz yere geciktirilmemesi
için meyyitin bir an önce yıkanması, kefenlenip hazırlanması müstehaptır.
f.
Erkek meyyitleri erkekler, kadın meyyiteleri ise bayan
yıkayıcıların yıkaması gerekir. Yıkayan kişiler abdestli olmalıdır.
g.
Ölü doğan çocuk örtü ile örtülüp defnedilir.
Yıkanmasına gerek yoktur.
h.
Yıkanmanın mümkün olduğu kadar kapalı bir alanda
gerçekleştirilmesi gerekir.
i.
İmkân dâhilinde meyyitin ayakları Kıbleye doğru olarak
teneşire sırt üstü yatırılır.
j.
Cenaze yıkanan yere güzel kokular konulur.
k.
Gerekli sabun ve temizlik maddeleri hazırlanmalıdır.
l.
Meyyitin göbek ile diz altı arası örtülür. Avret
mahalli eldiven veya bez kullanılarak örtünün altından temizlenir; daha sonra
namaz abdesti gibi abdest aldırılır.
m. Yıkama niyet ve
besmele ile başlanır, “Gufrâneke yâ Rab = Artık senin af ve mağfiretinle baş
başa, sen onu bağışla ey rahmân olan Allah.” duası ile devam edilir.
MEYYİTE
ABDEST ALDIRILMASI
a.
Niyet ve besmeleden sonra meyyite abdest aldırılır.
Abdest aldırmaya yüzden başlanır. Ağız ve buruna su verilmez. Dudakların içi ve
dışı, burun delikleri, göbek çukuru parmakla veya parmağa sarılan bezle mümkün
mertebe silinir. Ondan sonra elleri ve kolları yıkanır. Sahih olan görüşe göre
başı da meshedilip, ayakları geciktirmeksizin yıkanır. Böylece ölüye abdest
aldırılmış olur.
b.
Üzerine namaz farz olmayan çocuklara abdest
aldırılması gerekmez.
c.
Abdest aldırıldıktan sonra meyyitin üzerine ılık su
dökülür.
d.
Meyyitin önce sol tarafa yatırılıp sağ tarafı, sonra
sağ tarafa yatırılıp sol tarafı yıkanır. Bu üç kere tekrar edilir.
e.
Bundan sonra meyyit hafifçe kaldırılır. Bu kaldırışta
cenaze, yıkayan kişinin göğsüne, eline veya dizine dayandırılır. Sonra karnı
hafifçe ovulur. Bir şey çıkarsa su ile yıkanıp giderilir. Yeniden abdest
verilmesine ve baştan yıkanmasına gerek yoktur.
f.
Yıkama işleminden sonra meyyit havlu ile kurulanır.
Cenaze yıkanırken pamuk kullanılmaz.
g.
Saçlar taranmaz, kesilmez, vucudun diğer
bölümlerindeki kıllar da temizlenmez.
MEYYİTİN
KEFENLENMESİ
a.
Ölen erkek veya kadını, bedenleri örtülecek şekilde
kefenlemek farzdır. Kefen, cenazenin yıkanıp kurulanmasından sonra sarıldığı
bez demektir. Bu bez, bir yönüyle ölünün bedenini örtme görevi gördüğü gibi,
bir yönüyle de insanın bu dünyadan bir şey götüremeyeceğini, doğduğu gibi
çıplak ve sade gideceğini temsil etmek üzere yensiz, yakasız ve dikişsiz sade
bir bezdir.
b.
Kefenin beyaz pamuk bezinden olması
faziletlidir. Kefen olarak kullanılacak bez çok basit ve adi olmayacağı gibi
şatafatlı olmamasına da dikkat edilmelidir.
c.
Kefen dürülürken koku sürülmesi âdettir.
d.
Erkek için kefen şekli;
1.
Lifâfe: Tüm vücudu örten üç kat bezdir. Etrafı
dikişsiz olup, yensiz ve yakasızdır. Baştan ayağa kadar uzanır. Baş ve ayak
taraflarından düğümlenir. Bu bakımdan izârdan biraz daha uzundur.
2.
Kamis: Gömlek şeklindedir. Bel üstü için örtülür,
boyun kısmından ayaklara kadar uzanan gömlek yerinde bir bezdir.
3.
İzâr: Etek şeklindedir. Eteklik yerinde, baştan ayağa
kadar uzanan bir bezdir.
e.
Bayan için kefen şekli;
1.
Erkeklerde bulunması gerekli olan üç örtüye ilavaten
iki örtü daha vardır.
2.
Başörtüsü
3.
Göğüsten karına kadar olan ve göğüsü örten bez parçası
f.
Buraya kadar anlatılanlar, sünnet üzere kefenleme için
gereken bez parçalarının sayısıdır. (Kefen-i sünnet) Bu sayıda bez parçası
bulunamazsa, erkek için izâr ve lifâfe; kadın için bu ikisine ilaveten bir
başörtüsü olursa, bu da yeterlidir. (Kefen-i kifâye) Bu kadarı da bulunmazsa
gerek erkek, gerek kadın için sadece bir kat bez bulunabilirse, ölü bu tek
parça beze sarılır. (Kefen-i zarûret)
Önce lifâfe
tabut içine veya hasır/kilim gibi bir şey üzerine yayılır. Onun üzerine izâr
serilir. Sonra da ölü, kefen gömleği içinde izârın üstüne konur. Ölü erkek ise,
izâr önce soluna, sonra da sağına getirilerek sarılır, sonra lifâfe de aynı
şekilde sarılır. Açılmasından korkulursa, kefen bir kuşak ile de bağlanabilir.
g.
Ölü kadın ise, saçları ikiye ayrılarak kefen gömleği
üzerinden göğsü üzerine konulur ve üstüne, yüzünü de örtecek şekilde baş örtüsü
konur. Sonra üzerine izâr sarılır ve izârın üzerinden göğüs örtüsü bağlanır.
Daha sonra lifâfe sarılır. Göğüs örtüsü lifâfeden sonra da bağlanabilir.
CENAZE
NAMAZININ FIKHİ HÜKMÜ
a.
Cenaze namazı farz-ı kifâyedir.
CENAZE
NAMAZINA HAZIRLIK
a.
Cenaze namazı mescitlerin avlusunda kılınır ve cenaze
ön tarafta olur.
b.
Bayanlar erkeklerin gerisinde durarak cenaze namazına
katılabilirler.
c.
Cenaze namazına duran cemaatin ayakkablarını Hanefî
mezhebine göre çıkartmaları gerekmez.
d.
İmkân dâhilinde meyyitin yüzünün Mekke’ye dönük bir
şekilde bulundurulması ve o şekilde namazın düzenlemesinin yapılması tavsiye
edilir.
e.
Cenaze namazı ayakta kılınır.
f.
Cenazede meyittin cinsine göre niyet edilir.
CENAZEYE
SAYGI
a.
Cenazeye gerekli saygı ve hürmetin gösterilmesi
gerekir.
b.
Elbiseler bayram havasında olmamalıdır. Allah’a isyan
anlamını içerecek şekilde dövünüp, saç baş yolmamak ve yersiz sözler söylememek
şartıyla cenaze için kalben kederlenmek ve göz yaşı dökerek ağlamak doğaldır ve
bu günah değildir. Ölü, kendisi sağlığında vasiyet etmedikçe, arkasından
ağlayanlar yüzünden kabrinde azap çekmez.
CENAZENİN
TAŞINMASI
a.
Cenazeyi teşyî etmek, yani arkasından mezara kadar
gitmek sünnettir. Bunda büyük sevap vardır. Hatta akraba veya komşulardan olup
iyi hâliyle bilinmiş kişilerin cenazesini teşyî etmenin nafile namazdan daha
faziletli olacağı söylenmiştir.
b.
Cenazenin taşınmasında sünnet olan şekil, dört kişinin
dört taraftan cenazeyi yüklenmesidir. Her bir taraftan sırayla yüklenip onar
adım, toplam kırk adım götürmek müstehaptır. Cenaze önce ön taraftan sağ omuza,
sonra ayak tarafından sağ omuza alınır. Sonra yine ön taraftan bu defa sol
omuza, sonra arka taraftan sol omuza alır. Her bir omuzlamada onar adım
yürünür.
c.
Cenazeyi takip edenlerin, cenazenin arkasından
yürümeleri daha faziletli olmakla birlikte, önden yürümekte de bir sakınca
yoktur. Cenazeyi yaya olarak takip etmek binitli olarak takipten daha
faziletlidir. Eğer binitli olarak takip edilecekse, cemaati rahatsız etmemek
için ya en önden gitmek ya da cemaatin arkasından gelmek uygun olur. Cenaze
vakar içinde izlenmeli, cenaze ve üzüntü ortamına uygun düşecek şekilde
davranılmalı, gerekmedikçe konuşulmamalıdır. Yapılacak iş, dua, tefekkür ve
tezekkür etmektir.
d.
Cenaze toprağa konulmadan önce oturulmaması; cenaze
toprağa konulduktan sonra ise, ayakta kalınmaması uygundur.
e.
Mezarlık, duruma göre bir insan boyunda ortalama 150
cm derin ve 100 cm geniş olabilir.
CENAZE TOPRAĞA
KOYULURKEN
a.
Cenaze kıble tarafından kabre indirilir, sağ yanı
üzerine kıbleye döndürülür ve kefen üzerinde bağ varsa çözülür.
b.
Cenazeyi kabre koyan kişiler “Bismillâhi ve alâ
milleti resûlillâh = Allah’ın adıyla ve elçisinin dini üzere” derler. Cenazeyi
kabre koyacak kişilerin sayısı ihtiyaca göre değişir.
c.
Meyyiti sağ tarafına yatırıp, yüzünün Mekke’ye
çevirilmesi sağlanır.
d.
Meyyit toprağa indirilirken indirenlerin, “Bismillâhi
ve alâ milleti resûlillah” cümlelerini söylemeleri müstehaptır.
e.
Bayanların toprağa indirilmesinde yakınlarının
indirmesi tavsiye edilir.
f.
Definde bulunan kişilerin kabir üzerine üç avuç toprak
atarak birinci defada “Sizi bundan (topraktan) yarattık.”, ikincisinde “Sizi
tekrar toprağa iade edeceğiz.”, üçüncüsünde de “Sizi bir kez daha topraktan
çıkaracağız.” demeleri müstehaptır.
g.
Mezarın iki karış yükseltilerek tümsek hâle
getirilmesi de menduptur.
h.
Kabrin gereksiz masraflı ve şatafatlı yapılardan
olmaması gerekir.
i.
Kabirlerin temiz tutulması gerekir.
MEZARIN
KAPATILMASI
a.
Cenazenin defni üzerinden bir süre geçtikten sonra,
orada Kur’an okumak bazı toplumlarda hoş karşılanmıştır. Genellikle Mülk,
Vâkıa, İhlâs, Felak ve Nâs sureleri, sonra Fâtiha ile Bakara suresinin ilk beş
ayeti okunur. Sevabı da cenazenin ve diğer müminlerin ruhlarına bağışlanır.
Ölünün bağışlanması için dua edilir ve yavaş yavaş cemaat dağılır.
Peygamberimiz bir cenaze gömüldükten sonra bunları yapmamakla beraber hemen
dönmez, bir müddet mezarı başında bekler ve cemaate şöyle derdi: “Kardeşiniz
için yüce Allah’tan mağfiret isteyiniz ve kendisine sükûnet vermesini dileyiniz.
O şimdi sorguya çekilmektedir.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 67-69)
b.
Ölünün velisi, ölünün gömülmesinin ertesi gününden
başlayarak yedinci gününe kadar, imkânı ölçüsünde fakirlere sadaka vermeli ve
sevabını ölüye bağışlamalıdır. Bu bir sünnettir. Bunu yapamazsa iki rekât namaz
kılarak sevabını ölüye bağışlar. Ölü sahiplerinin ölümün birinci, üçüncü
günlerinde veya haftasında yemek vermeleri konusunda herhangi bir sünnet veya
tavsiye bulunmamaktadır. Bununla birlikte, ölü sahiplerine eziyet olmamak,
gereğinden fazla önemsememek (yani bunu dinî bir görev saymamak) şartıyla ve
daha ziyade fakirlerin doyurulmasına yönelik olarak bu zamanlarda yemek
verilebilir. Komşuların ilk üç gün içerisinde, ölü sahipleri için yemek
hazırlayıp getirmeleri, yaygın olarak yapılan güzel âdetlerdendir.
ÖLÜLERİN
YAD EDİLMESİ
Peygamber
Efendimiz (s.a.v.), ”Ölülerinizin güzel işlerini yâd edin, kötü taraflarını
dile getirmeyin.” (Tirmizî, Cenâiz, 34) buyurarak, ölmüşlerimizi hayırla
anmamızı, iyi taraflarını ön plana çıkarmamızı tavsiye etmiştir.
TAZİYE
SÖZLERİ VE SÜRESİ
Taziye,
ölünün yakınlarına mümkün olduğunca teselli edici, rahatlatıcı sözler söylemek
ve üzüntüsünün paylaşıldığını göstermekten ibarettir. Çoğunlukla “Allah size
güzel sabırlar ihsan etsin ve mükâfatını versin.”, “Başınız sağ olsun! Allah
geride kalanlara ömür versin!” gibi sözler söylenir
Taziye
süresi, aynı yerde yaşayanlar için üç gündür. Taziyenin üç gün içinde yapılması
müstehaptır. Ölü sahipleri normal hayata daha çabuk dönebilsinler diye, üç
günden sonra taziyede bulunmak mekruh kabul edilmiştir.
CENAZE KAVRAMLARI
VE ANLAMLARI
a.
Cenaze: ölü, tabut veya teneşir
b.
Muhtazar: son nefesine yaklaşmış ve ölmek üzere olan
kişi
c.
Meyyit (çoğulu mevtâ): ölen kişi
d.
Teçhiz: ölü için genel olarak yapılması gereken
hazırlıklar
e.
Gasil: ölünün yıkanması
f.
Tekfin: ölünün kefenlenmesi
g.
Teşyî: ölünün tabuta konulup musallâya yani cenaze
namazının kılınacağı yere ve namazdan sonra kabristana taşınması
h.
Defin: ölünün kabre konulması
i.
Telkin: muhtazarın yanında kelime-i tevhid ve kelime-i
şehadet okunması; definden sonra, sorulması muhtemel soruları ve cevapları
ölüye hatırlatma konuşması
- Taziye: ölünün yakınlarına
başsağlığı dilenmesi